Herhangi bir organizmanın bağışıklık sisteminin kendi protein ve dokularına karşı immun yanıt oluşturması olayına “otoimmunite”, bu yanıt sonrası oluşan antikorlara da ”otoantikor” denilmektedir.
Organizmanın kendi yapılarına karşı otoantikorlarla saldırıya geçmesi sonucu, bu yapılar bozulmaya uğramaktadır. Bu durum da, çeşitli otoimmun hastalık tablolarına neden olmaktadır. Normalde, çoğu kişide düşük miktarlarda otoantikorlar üretilebilmektedir.
Otoimmunite Testleri Neye Yarar?
Otoimmun hastalıkların hemen tamamında, çok sayıda mekanizma bir arada işlev görmektedir. Çoğu hastalık bağ dokusundaki (kollajen doku) immunolojik ve inflamatuar değişikliklerden köken almaktadır. Klinik özellikler sıklıkla benzerdir ve bu nedenle de ayırıcı tanı yapmak zor olmaktadır.
Otoimmunite testleri, bu hastalıkların tanısı ve tedavi takibinde kullanılmaktadır.
Sistemik Otoimmun Hastalıklar
ANA(Anti Nükleer Antikor) testi, sistemik ve organ spesifik otoimmun hastalıkların tanısında yaygın olarak kullanılan bir testtir. Anamnez ve fizik muayene neticesinde otoimmun romatolojik hastalık düşünülen bireylerde, tarama testi olarak ANA yapılır. Test negatif ise, hasta yeniden değerlendirilir. Sonuç pozitif ise, antikoru tanımlamaya yönelik testlere başvurulur.
Otoimmun hastalığı olmayan sağlıklı bireylerin %5’inde ANA(+) olabilmekte ve ileri yaşlarda bu oran %15’e çıkabilmektedir.
ANA pozitif olabilen durumlar:
Tarama esnasında ANA(+) bulunan sonuçların, ileri testlerle alt tanımlamalarının yapılması gerekmektedir.
ANCA(Anti Nötrofilik Sitoplazmik Antikor), nötrofil sitoplazmasında bulunan ve hücre lizisinde görev yapan çeşitli enzimlere karşı oluşan antikorlardır. Antikorların sitoplazmada yerleşimine göre, iki ana gruba ayrılır:
Anti GBM: Glomerul bazal membranında bulunan Tip IV’e karşı oluşan otoantikorlardır. Otoimmun glomerulonefrit ve Good Pasteur tanısında kullanılır. Good Pasture sendromunda, bu antikorlar alveolar bazal membran ile çapraz reaksiyon vermektedir. Anti GBM antikorları, normal populasyonda görülmez.
Çölyak Hastalığı : Çölyak hastalığı(gluten enteropatisi); çavdar, arpa ve yulafın içerdiği glutenin gliadin fraksiyonuna karşı, ince barsakta emilim aşamasında gösterilen bir aşırı duyarlılık hastalığıdır. Barsakta oluşan inflamasyon nedeniyle; ishal, zayıflık, kilo kaybı görülebilir. Ayrıca, anemi, sinirlilik, karın ağrısı gibi çok değişik semptomların görülmesi nedeniyle, tanı zorlaşabilmektedir. Hastalık yaşamın her evresinde başlayabilir, ancak en çok süt çocukluğu ve iki yaş civarında görülmektedir.
Dermatitis herpetiformis; gluten enteropatisi olan kişilerde ciltte görülen kaşıntılı, kabarcıklı lezyonlardır.
Hastalarda tanının hızlı konulması önemlidir. Çünkü tedavi olarak glutensiz diyet uygulaması, klinikte dramatik düzelme sağlar.
Tanıda; ince barsak biyopsisi ve otoantikorlar kullanılmaktadır.
İnflamatuvar Barsak Hastalıkları
İnflamatuvar barsak hastalığı (İBH), barsakların kronik inflamasyonu ile giden genel bir tanımdır. Crohn hastalığı (CH) ve ülseratif kolit (ÜK), İBH’nın iki ana formudur. Erkek ve kadınlarda aynı sıklıkta görülür, genellikle 15-30 yaşlarda başlamaktadır.
Crohn hastalığı, genellikle ince barsağın alt bölümü ile kalın barsağı tutar ve inflamasyon doku derinliklerine ilerleyebilir. Ülseratif kolitte ise inflamasyon, kalın barsağın mukoza ve submukoza tabakalarını tutarak, yüzeyel seyreder.
CH ve ÜK’de klinik ve semptomlar birbirine çok benzediğinden ayırıcı tanı, oldukça güçtür. Hatta %15-20 hastanın tanısı konulamaz ve “belirsiz form” olarak adlandırılır.
Tanı için endoskopik, radyolojik, histolojik inceleme gereklidir. Bunlar zaman alan, invaziv testlerdir. Hızlı tanı koymak için serolojik testlerin önemi giderek artmaktadır. Bugüne kadar değişik serolojik markerlar tanımlanmasına karşın, 2 serolojik markerın tanısal değeri oldukça önemlidir. Bunlar ASCA(Saccharomyces Cerevisiae Antikoru) ve p-ANCA (perinükleer anti-nötrofil stoplazmik antikor)’antikorlarıdır.
p-ANCA, myeloperoksidaz aktivitesi gösterir. Fakat özel bir tip p-ANCA formalin ile fikse edildiğinde, bu görüntüyü kaybeder. Atipik p-ANCA olarak adlandırılan bu patern özellikle ÜK, sklerozan kolanjit ve otoimmun hepatit için karakteristiktir. ÜK hastalarının yaklaşık %60-80’i, Crohn hastalarının %5-10’unda atipik p-ANCA gözlenir. Atipik p-ANCA ÜK için %90 spesifiktir.
ASCA testi, kolay uygulanan ve tanıya yardımcı önemli bir testtir. Özellikle pediatrik hastalarda noninvaziv olması değerini artırmaktadır. Crohn hastalarında, %50-80 ASCA IgG ve %35-50 ASCA IgA pozitifliği bulunmaktadır. Bu oran ÜK’de %2-14, sağlıklı kontrollerde ise %1-7’dir. ASCA, CH için %88-92 spesifiktir.
İBH tanısında, spesifikliği artırmak için p-ANCA ve ASCA birlikte değerlendirilmelidir.
Anti Fosfolipid Sendromu
Antifosfolipid antikorlar; çeşitli fosfolipid kombinasyonlar, fosfolipid bağlayan proteinler ve her ikisini hedef alan, farklı özellik ve afinitede geniş bir antikor ailesidir.
Genel olarak, LA antikorları antifosfolipid sendrom için çok spesifik, antikardiyolipin antikorları ise çok sensitiftir. ACA; SLE, lupus benzeri hastalıklar, maligniteler, infeksiyonlar, ilaca bağlı lupus sendromları ve ileri yaşta görülebilir. Sınırda değerler ve sadece IgM pozitifliğinde testin tekrarlanması önerilmektedir. Antifosfolipid sendromu olan hastaların çoğunda, orta veya yüksek derecede IgG pozitifliği veya IgG ve IgM birlikte pozitifliği görülmektedir.
Antifosfolipid Sendromu Tanı Kriterleri
Tanı için; en az bir klinik ve bir serolojik bulgu gereklidir. Serolojik test, 2 ay ara ile iki kez orta veya yüksek titrede pozitif olmalıdır.
Karaciğer Hastalıklarında Otoantikorlar